xpr:class='"loading" + data:blog.mobileClass'>

MENÜ

  • Anasayfa
  • Hakkımda
  • Seyehat ipuçları
  • Yurt içi gezilerimiz
  • Yurt dışı gezilerimiz
  • Çocuklarla hafta sonuÇOCUK
  • YAŞAM
  • GENEL BİLGİLER
  • 23 Nisan 2017 Pazar

    Kabartma Tozunun Bilmediğiniz 10 Kulanım Alanı


    Günlük hayatımızda kabartma tozunu birçoğumuz sadece hamur işlerinin yaparken kullanmaktayız. Faydaları ve kullanım alanları çok geniş bir yelpazeye sahip aslında. Diğer bir adı sodyum bikarbonat olan kabartma tozunun kullanım alanlarına ait bildiklerimi sizlerle paylaşmak için bir araya getirerek derleyip topladım.

                       İşte kabartma tozunun hamur işleri dışında kullanım alanları

    1. Diş Bakımında Kullanım

    Diş eti iltihabına karşı kullanılır. 
    Ağız kokusunu giderir. 
    Dişdeki lekeleri çıkarır. 
    Diş taşı ve tartar oluşumunu önler. 

    2. Gider Açıcı ve Temizleyici

    Evimizdeki mutfak ve banyoların giderleri zaman zaman tıkanır. Tıkanan giderleri açmak için önce kabartma tozu döküp ardındanda sirke ilave ettiğinizde gider içersinde köpükler oluşmaya başlar. Sonrasında da gider boruları temizlenir.

    3. Cilt Temizliği

    Günlük cilt temizliğinde kabartma tozunu kullanabilirsiniz. Kabartma tozu ciltdeki aknelerin giderilmesinde yardımcı olur. Cildeki ölü hücreleri atarak kiri temizler. Yüzünüzü ıslatın . Avucunuzun içersine biraz kabartma tozu koyun ılık su ile üzerini ıslatın. Yüzünüzü avucunuzun içi ile dairesel hareketlerle ovun sonra ılık su ile durulayın.

    4. Böcek Isırıkları ve Kaşıntı İçin


    Böcek ısırıkları için kabartma tozu ve su karıştırılarak hamur haline getirilir. Böceğin ısırdığı yere merhem gibi sürülür. Kaşıntıyı gidermek için ise banyo yada duş sonrasında nemli cilde sürebilirsiniz.


    5. Gümüşlerin parlatılmasında

    Biraz kabartma tozu  ile bir miktar su karıştırılarak macun kıvamına getirilir. Temiz bir bez veya süngerle gümüşün üzerine sürülür ve iyice ovulur.


    6. Fırınların temizliğinde 


    Temiz bir sünger veya bir barça bezin üzerine kabartma tozu dökülerek fırınınızı temizleyebilirsiniz. Sonra temiz su ile yıkadığımız bez ile üzerinden geçebilirsiniz.


    7. Çiçeklerin daha uzun yaşaması için

    Çiçeklerin daha uzun vazoda solmadan yaşaması için vazoya koyduğunuz çiçeklerin suyuna bir çay kaşığı kabartma tozu koyun. Böylece çiçekler daha uzun yaşayacaktır.


    8. Yağ Lekesini Çıkarmak için

    Önce yağ üzerine kabartma tozu serpin sonra ıslak bir fırça ile fırçalayın.

    9. Duvardaki Kalem İzlerini Çıkarmak İçin

    Nemli bir bezin üzerine kabartma tozu döküp kalem izi olan duvarı bu bezler ovarsanız leke çıkacaktır. Ben denemedim fakat deneyen arkadaşlarım etkili olduğunu söylediler.

    10.Yorgun Ayaklar İçin

    Ilık su dolu bir leğene 3 yemek kaşığı kabartma tozunu eritin ve ayaklarınızı bu leğene koyun. İçersinde bir süre tutun ayaklarınız böylece rahatlayacaktır.



    Hayat paylaştıkça daha güzel... 😊



                                             Paylaşmanın asaletini benciliğin  çirkinliğine değişmem.

                                             Ernest Renan



22 Nisan 2017 Cumartesi

KARARAN FAYANS ARALARININ TEMİZLİĞİ

Biz bayanlar evimizdeki  banyo ve mutfak fayanslarının arasındaki derz dolgularının ilk günkü gibi bembayaz görünmesini isteriz. Ancak fayansların arası zamanla özellikle nemden ve rutubetten dolayı sararıp kararmaya başlar. Evimiz ne kadar temiz olursa olsun bu kararmalar bizi rahatsız ettiğinden fayans aralarının beyazlaması için daha çok çamaşır suyu ve benzeri diğer kimyasal malzemeleri kullanırız. Kullanılan bu kimyasallar zamanla derz dolgusuna zarar verir. Bu nedenle doğal yöntemlerle fayans aralarını beyazlatmaya ne dersiniz? 


İşte size derz dolgularına zarar vermeden banyo ve mutfak fayanslarının aralarını beyazlatma yöntemleri.....

Doğal Yöntemlerle Fayans Aralarını Beyazlatmak için; 
  1. Yedi bardak su 
  2. Yarım su bardağı karbonat
  3. Bir fincan limon suyu
  4. Yarım fincan beyaz sirke 
Tüm malzemelerı bir kabın içersinde iyice karıştırın. Daha sonra bulaşık süngeri ile fayans aralarını temizleyin. Fazla kararan yerler varsa buraları bir diş fırçası yardımıyla temizleyebilirsiniz. Bende birçok bayan gibi siyahlaşan fayans aralarının temizliği için çok zaman harcayan biriydim. İnternette dolaşırken görüp okuduğum bu konuda yazılmış yazılardan yukarıdaki malzemelerle yapılmış olanı denemek istedim. Gerçektende işe yaradığını görünce sizlerle paylaşmak istedim. 😊Özellikle köşelerde oluşan kararmalar için diş fırçası kullandım. Diş fırçası küçük olduğundan biraz fazla zamanımı aldı. Bundan sonraki temizlik için diş fırçası yerine lavaboların temizliğinde kullandığımız fırçalardan kullanmayı deneyeceğim. Sizde bu işlemi yaptıktan sonra derz dolgularının beyazladığını göreceksiniz. Ben sonuçtan memnun kaldım sizlerede tavsiye ederim. 

Hepinize mutlu ve hijyenik günler diliyorum..😊



21 Nisan 2017 Cuma

ABANT GÖLÜ

İstanbul trafiğinden, iş hayatının stresinden, karmaşasından biraz uzaklaşmak isteyenler için Abant iyi bir tercihtir. Bizim gibi İstanbul çevresinde yaşayanlar için hafta sonu kaçamağı yapılabilecek mükemmel bir yer Abant. Bizimde hem ailece hemde arkadaşlarımızla beraber birkaç defa gittiğimiz eşsiz bir mekan adeta.😊 Yabani meyve ağaçları ve çiçekler, meşe, çam, gürgen, köknar, kestane ağaçlarının arasında Abant Gölü'nün eşşsiz bir manzarası var. Sabah erken geldiğinizde kuş sesleri arasında buradaki güzel manzarayı seyretmenin tarifi anlatılmaz yaşanması lazım bence. Ulaşımıda kolay. İstanbul'dan yaklaşık 4 saatte Abant'a varabilmek mümkün.


İstanbul gibi büyük şehirlerde yaşamanın ne kadar zor olduğunu anlatmaya gerek yok herhalde. Trafiği  ayrı bir dert, evden işe gitmek ve işten eve dönmek için çok uzun saatlerimiz yollarda heba olup gidiyor. 😔Bunun dışında insanları ayrı bir dert. Neden mi? Herkes birbirine sataşmak için küçücük bir bahane arıyor adeta. İnsanlar stres içersinde ve çok sinirli. Sizde bütün bir hafta boyunca işlerden bunaldıysanız ve her şey üstüme üstüme geliyor yeter artık diyorsanız güzel bir hafta sonu kaçamağı olarak Abant tam size göre.


Abant Gölü Bolu'nun en güzel turizm mekanlarındandır. 7 km.lik Gölün etrafında doğa yürüyüşü yapabilir, kiraladığınız bisiklete binebilir, veya 8 km. mesafe boyunca uzanan orman içinde yürüyüş yapabilirsiniz. Abant'ın etrafını yürüyerek veya bisikletle dolaşmak dışında at ve fayton alternatifinide kullanabilirsiniz. Abant Gölü'nün etrafını yürüyerek dolaşmak yaklaşık bir buçuk saat sürmektedir.


Abant Gölü çevresinde çeşitli yaban hayvanları yaşamını sürdürmektedir. Fakat çok sayıda ziyaretçi olması nedeniyle bizim Göl çevresinde yaban hayvanlarını görmemiz mümkün olmamıştı. Bir çok kişi gibi buraya sadece yürüyüş yapmak için değil piknik yapmak amacıyla da gelmektedir.  İsterseniz sizde sabah erken saatlerde yola çıkarak yolda vereceğiniz bir mola ile kahvaltı yapabileceğiniz gibi Abant Gölü'ne yakın masalarda getirdiğiniz kahvaltılıklarla hazırlayacağınız kahvaltı masası ile aileniz veya arkadaşlarınızla muhteşem bir manzarada keyifle çok güzel bir sabah kahvaltısı yapabilirsiniz.

Biz Abant'a en son  geldiğimizde sabah erkenden yola çıktık. Yolda verdiğimiz küçük molalarla farklı yerleride keşfetme imkanımız oluyor bu şekilde. Yol boyunca sohbet ederek ve keyifle İstanbul'dan yaklaşık  beş saat sonra Abant Gölü'ne ulaştık. Abant ve çevresi Milli Parklar Müdürlüğü'ne bağlı olduklarından parka giriş ücretli. Abant Tabiat Parkı'na giriş yaptıktan sonra arabanızı isterseniz girişteki otoparka bırakabiliyorsunuz. Biz önce Göl çevresinde araba ile bir tur attık her zamanki gibi. 



Daha sonra Göl etrafındaki masalardan birisini seçerek hazırladığımız kahvaltı masasında Abant Gölü'nün ve çevresindeki muhteşem manzaranın eşliğinde keyifli bir kahvaltı yaptık. 


Sonrasında Gölün çevresinde dolaşmaya geldi sıra😉. Temiz havayı ciğerlerimize çekmek çok iyi geldi hepimize. 😉Hafta arası işyerinde koşturmaktan dolayı yürüyüş için zaman bulamadığımızdan yürüyüşe hasret kalmışsız gerçekten. Bu yürüyüş sonrasında masamıza geri dönerek meyve yemek ve dinlenmek amacıyla verdiğimiz dinlenme molası sonrasında sıra geldi Orman içersinde uzun bir yürüyüşe.


Orman içersinde kuş sesleri arasında yürüyüş yapmak gerçekten çok hoşumuza gitti. İyiki bu hafta sonu buraya gelme fikrini hayata geçirmişiz diyerek bol bol fotoğraf çektik. Orman içersinde yürüyüşümüzde çok uzun sürdü.


Akşama doğru  İstanbul'un trafiğine takılmamak amacıyla çok geç olmadan geri dönüş yoluna koyularak istemeye istemeye buradaki bu güzel günü noktalamak durumunda kaldık. Malum İstanbul trafiği burada yaşayanların korkulu rüyası.

Biz sadece hafta sonu için geldik ancak  siz daha uzun süreli bir zaman ayırabilir iseniz Yedigöller Milli Parkı, Samandere Şelalesi. Güzeldere Şelalesi, Akkayalar'ı ziyaret edebilirsiniz. Ayrıca Abant'a 15 km. uzaklıktaki geleneksel Osmanlı konaklarının bulunduğu sokakları ile nostaljı yaşatan Mudurnu'ya uğrayarak bir çay  veya kahve molası verebilirsiniz. 

Abant'a gelmek isterseniz;

İstanbul'dan Abant'a Ulaşım İçin- Otoban Yolu: İstanbul'dan Abant'a otobandan daha kısa zamanda varabilirsiniz. Kaynaşlı sapağından dönüp Bolu Dağını tırmandığınızda Abant sapağına gelebilirsiniz. Abant sapağı dağın bitimindedir. Yaklaşık 21 km kadar sonra Abant'a varabilirsiniz. 

İstanbul'dan Abant'a Karayolu ile Ulaşım: Özel araçla gelecek iseniz Ankara-İstanbul karayolu üzerinden Bolu civarında Ömerler-Madensuyu sapağından ayrılan yolu takip edebilirsiniz. Abant Tabiat Parkı Bolu şehir merkesinden 33 km uzaklıktadır.



Sevdiklerinizle beraber keyifli zamanlar geçirmeniz dileğiyle... Bir sonraki yazımda görüşmek üzere hoşçakalın.😉



16 Nisan 2017 Pazar

Kadınlar Hemcinslerini Neden Kıskanır

Bugün kadınların hemcinslerini kıskanmaları konusunu ele almak istedim. 

Neden mi? Çünkü bu kıskançlık konusu maalesef benimde başıma bela bir konuda ondan. Başarımı kıskananlar, ekonomik özgürlüğümü kıskananlar, istediğim şeyleri rahatça alabilmem vs. vs. gibi nedenlerle çevremdeki bazı hemscislerim tarafından kıskanılmak.😉 Ama ben şimdiye kadar bunların ve bu gibi insanların üstesinden gelmeyi bir şekilde başardım çok şükür. 😉 Neyse şimdi kendimden bahsetmek yerine kadınların hemcinslerini kıskanmalarına yönelik sizlerle paylaşmak istediğim konuları bir bir yazmak istiyorum şimdi. 

1- Kadınlar Kendilerinden Başarılı Kadınları Kıskanırlar

Kadınlar işyerlerinde başarılı olan erkekleri kıskanmazlar ama hemcinslerinin başarılı olduklarını görünce kıskançlıktan adeta çatlarlar. Tabi bazı kadınlar hariç. Gizli gizli bir düşmanlık beslerler ve her fırsatta başarılı olan kadınları toplum içersinde küçük düşürmek için elinden geleni yaparlar. Bu tür bir olay sizinde başınıza birçok defa gelmiştir herhalde.. 

Zor bir dünyada kariyer mücadelesi içersinde olan kadınların herkesten çok birbirlerine destek olmaları gerek. Meslektaşlarımızın yardıma ihtiyacı olduğunda onlara destek olmamız, bilgilerimizi paylaşmamız çok önemli bence. Fakat bir kadın başarılı olduğunda, işyerinde yükselmeye başladığında bu kadının başarısını çekemeyen diğer bazı kadınlar başarılı olan kadını başarısızlığa sürüklemek için ellerinden geleni yaparlar. 

2-Özgüveni Olmayan Kadınlar Kıskanır  

Kadın eğer bazı konularda kendisini yeterli görmüyorsa çevresindeki kadınlara karşı hırçın davranışlar ve konuşmalar sergiler. Kendisini yeterli görmeyen kadının özgüvenide olmaz. Örneğin kocasına sırtını dayamış olan bazı evli bazı kadınlar, kendi ayakları üzerinde durabilen kadınlara düşman olurlar. Kıskançlıkları nedeniyle zarar vermeden önce bu tür kadınlardan uzak durmamız yararımıza olacaktır. 

3- Kişiliği Olmayan Kadınlar Kıskanır 

Bana göre hemcislerine düşmanlık besleyen ve düşmanlık yapan kadınlar bir kişiliğe sahip olmayan kadınlardır. Bu kadınlar dedikodu yaparlar, yalan ithamlarda bulunurlar. İşleri güçleri arkadaşları, komşuları, çalışma arkadaşlarını;

O şunu yapmış, bu şunu giymiş, o şununla çıkmış, o böyle demiş, ay çokda çirkin, bide güzel olsa, o senin arkandan neler neler söylüyor biliyormusun? vs. gibi dedikodularla yıpratmaya çalışırlar.

4- Mutsuz Kadınlar Kıskanırlar 

Mutsuz kadınlar, kendilerinden mutlu olan kadınları kıskanırlar. Mutsuzluğu yüzünden başka kadınların mutlu olmasını hazmedemezler. Bu tür kadınlarla arkadaş kaldıkça bizleride mutsuzluğa sürükleyeceklerinden arkdaşlıklarından uzak durmak en iyisi olacaktır.

Kadınlar neden birbirini hazmedemiyor, çekemiyor, kıskanıyorlar. Neyi paylaşamıyoruz ki. Başarılı bir kadını kıskanmak yerine onu tebrik etmek, onun başarısına ortak olmak senide mutlu eder. O'nun başarısını kıskanıyorsan senin başarılı olmanı engelleyen yok ki. Sende başarılı birşeyler yapmak için çaba göster.

Arkadaşında beğendiğin şeyleri kıskanmak yerine hoşuna giden şeyleri ona söylemeyi deneyebilirsiniz. Mesela, saçların çok güzel olmuş, elbisen sana çok yakışmış, sen çok iyi bir arkadaşsın, sen çok iyi bir insansın demek zor olmasa gerek. Ona kötülük yapmak ve kıskanmak yerine bunları bir denersen sende mutlu olacaksın aslında.

Başkalarının yaptıkları iyi şeyleri ve iyi özelliklerini, taktir etmeyi öğrenin. Diğer kadınları kıskanmak yerine kendinizi sevin, kendiniz ile barışık olun, Dedikodu üretmek yerine başarılı birşeyler üretmeye çalışın. Kendinize güvenin.  Nefret büyütmeyin kalbinizde. Arkadaşlarına gerçekten dost ol, mutlu olmak istiyorsan mutlu et. 


Mutlu olmak senin elinde. "Çok az insan vardır ki, talihli bir dostunun başarılarını kıskançlık duymadan kutlayabilsin."
"Aechylus 


"Kıskanç olmayan bir insan bulmak, çıkar düşkünü olmayan insan bulmaktan daha zordur."
La Rochefoucauld




15 Nisan 2017 Cumartesi

Saklıkent / Fethiye

Uzun zamandır Fethiye'yi gezmek istememizinde etkisiyle 2016 yazında Datça tatilimizden biraz fedakarık yaparak Fethiye'yi de gezmeye karar verdik. Ben, eşim ve kızım ile beraber Fethiye de bulduğumuz sessiz ve sakin bir otelde konakladık.


Fethiye'de nereleri gezebiliriz diye internetten yaptığımız araştırmada Fethiye'de gezilmesi gereken yerler arasında bulunan Saklıkent hakkında çok güzel yorumlarla karşılaştım. Deniz kenarında vakit geçirmek dinlendirici olmasına rağmen, doğa harikası Saklıkent Kanyonu'na bir tur yapmak fikri bizde daha ağır bastı. Rotamızı doğa harikası olan Fethiye Sakıkent'e çevirdik.



Fethiye'den yaklaşık bir saatlik uzaklıkla bulunan Saklıkent Kanyonuna doğru giderken yol boyunca çok sayıda gözlemeci ve kahvaltıcı olduğundan eğer aç çıktıysanız yola bunlardan birinde bir şeyler atıştırabilirsiniz. Ancak kesinlikle karnınızı tıka basa doyurmayın. Saklıkent'e vardığınızda neden böyle dediğimi çok iyi anlayacaksınız. Birşeyler yiyebileceğiniz yerlerinin bu kadar çok olmasının yanında bize çok komik gelen ve gördükçe güldüğümüz ve sizinde güleceğinizi düşündüğümüz şey mekanın isimleri oldu.



Şöyle ki yol boyunca gördüğümüz bu mekanların isimlerinden hatırladıklarım;



Öğrencinin yeri, Öğretmenin yeri, Üniversite öğrencisinin yeri, Doktorun yeri, Avukatın yeri..... vs. aynen böyle devam etmekte...😉



Saklıkent'e vardığımızda aracımızı park ederek burayı gezmeye başladık.  Biz şimdiye kadar nasıl böyle bir güzelliği gezmeye gelmedik demeyi bir kenara bırakarak keyifle tadını çıkarmaya koyuluverdik.



Saklıkent'in ilginç bir hikayesini öğrendiğimden öncelikle bunu paylaşmak istiyorum. Saklıkent seksenli yıllarda bir keçi çobanı tarafından bulunmuş ve 49 yıllığına hükümetten kiralanmış. Şimdi bu çoban Saklıkent'teki cafe-restoranı işletmektedir. Kanyonun çevresi 1996 yılında Saklıkent Milli Parkı ilan edilerek koruma altına alınmış. 

İçeriye girdikten sonra buz gibi akarsu üzerine kurulmuş masalarda yemek yiyen insanları görünce aç olmamızında etkisiyle burada oturup bu güzelliğin tadını çıkaralım, hem dinlenelim, hem de karnımızı doyuralım istedik.Burada su o kadar soğuk ki ayağınızı suya koyarkoymaz adeta donduğunu hissediyorsunuz.







Yemek sonrası kanyonun dik yamaçlarına demir çubuklarla tutturulan 200 metrelik tahta köprü üzerinde yürüyerek Kanyonu görmek istedik. Köprüden sonrasında da su oldukça soğuk ve şiddetli akmakta. 6-7 km sonrasında şelale ve mağaralar olduğunu öğrenmemize rağmen biz o kadar ileriye gidemedik. Çünkü ayaklarımızdaki ayakkabılar bu yürüyüşe uygun değildi. Bu nedenle size bu yürüyüşte rahat edebilmeniz için  suların içinde ve kayalık zeminde yürüyeceğinizden dolayı sandalet tarzında bir ayakkabı giymenizi öneririm. Ayrıca suya girebilirsiniz düşüncesiyle yanınıza yedek şort almanızdada fayda var.




Saklıkent'te Kanyon gezintisi haricinde ayrıca Rafting yapma imkanıda bulunuyor. Rafting yaklaşık 45 dakika sürüyor.

Bu güzelliği ne kadar anlatırsam anlatayım yeterli gelmeyecek. O nedenle sonrasını anlamak için görmek ve yaşamak gerek diyorum.😊 Biz doyamadık mutlaka tekrar geleceğiz buraya.

Gelmek isteyen olursa diye;

Fethiye Saklıkent Nerede? 

Adres: Foça Mahallesi 1020 Sk.No: Fethiye  /Muğla
Nerede: Fethiye'ye 40 km uzakta bulunan Kayadibi köyü yakınlarındadır.

Fethiye Saklıkent'e Nasıl Gidilir  

Toplu taşıma ile ulaşım: Şehir merkezinden hareket eden otogarın önünden hareket eden Saklıkent Fethiye dolmuşları ile kolayca Saklıkent'e gelebilirsiniz.

Özel araç ile ulaşım: Özel aracınız ile ulaşabilmeniz için Fethiye'den çıkıp Kayadibi köyüne doğru 40 km. kadar gitmeniz gerekmektedir.

13 Nisan 2017 Perşembe

Çekim Yasası



Hayatımızda başımıza gelen ve gelecek her şeyin sebebinin kendimiz olduğunu söylersem ne dersiniz? 

Biz bilincimiz ve bilinçaltımızla yolladığımız her frekans ve yaydığımız her enerjiyle yarınlarımızı yaratmaktayız.

Çekim Yasasının temel kuralına göre benzer enerjiler benzer enerjileri çeker. Düşüncelerimiz ile evrene sürekli mesaj gönderiyoruz. Bu düşünceler belirli bir frekansta enerjiye dönüşüyor. Bu frekans gidip kendine en çok benzeyen frekans ile örtüşüyor. Örneğin araba sahibi olmak istiyoruz. İstediğimiz bu arabanın yaydığı bir frekans var. Bizim düşüncelerimizin de belli bir frekansı var. Bu iki frekans evrende birbiri ile buluşuyor. Böylece biz ne düşünüyor isek düşündüğümüz şey bize doğru yaklaşıyor. Biz kötü bir enerji yolladığımızda iyi enerji yolladığımızda olacağı gibi sistem bunu gerçekleştirir. Hayatta nasıl düşünürsek onu hayatımıza çekeriz. Çekim yasası istenileni de istenmeyeni de hayatımıza çeker. 

Hayatımızı değiştirmek kendi elimizde!

Çekim Yasası dikkatimizi neye yöneltirsek, onu kendimize çekeceğimizi ifade etmektedir. Bilincimizde ve bilinçaltımızda ne türlü düşünceler varsa bu düşüncelere uygun şeyleri hayatımıza çekmekteyiz.

Unutmamalıyız ki,

Düşüncelerimizden kendimiz sorumluyuz
Her şikayetimiz evrene verilmiş bir emirdir
Düşüncelerimiz ile bugünümüzü inşa etmekteyiz 

Çekim Yasası enerji yasasıdır. "Bu kişinin enerjisi iyi", "enerjimiz uydu", "negatif enerji aldım" gibi kelimeleri hayatımızda sık sık kullanırız. Kendimizi iyi hissettiğimizde pozitif enerji yayarız. Kendimizi üzgün, yalnız hissettiğimizde ise etrafa negatif enerji yayarız. Bu ruh halimiz uzun sürerse hayatımızda her şeyin ters gittiğinden yakınırız. Eğer kendimizi kötü hissediyorsak yolladığımız sinyal; kendimi çok kötü hissediyorum'dur. Bu durumda ruh halimiz daha kötü hale bürünür.

Çekim Yasası "Neyi düşünür ya da neye odaklanırsan onu alırsın" der. Eğer bir şeyden hoşlanmıyorsak ve sürekli yakınıyorsak; yakındığımız şeyi bize daha çok yaklaştırır. Olaylara poziitif bakar isek, pozitif kişi ya da durumları kendimize çekebiliriz. Tam tersi negatif bakış açımız ile de negatif kişi ve olayları kendimize çekeriz. 

Bir düşünün siz şu an neyi kendinize doğru çekiyorsunuz? 

Ne ekersek onu biçeriz. Düşüncelerimizi değiştirdiğimizde hayatımızı da değiştirebiliriz. Düşüncelerimizi değiştirir isek bakış açımızıda değiştiririz. Sahip olduğumuz bakış açısı, yaşam kalitemizi belirler. 😊

Çekim Yasası ile ilgili bir fıkra okudum sizlerle de paylaşmak istiyorum. Okuduktan sonra yüzünüzde bir gülümseme olacağına eminim. Ermeni her gün dua ediyormuş ne olur Tanrım milli piyango bana çıksın diye. Yan dükkandaki Müslüman komşusu her gün kulak misafiri oluyormuş bu duaya. Müslüman komşu her gün duayı tekrar tekrar dinlemekten o kadar yorulmuş ki ellerini açıp ya rabbim demiş ne olur şu komşuma milli piyangodan para çıksın. O sırada bir melek duayı duyup Müslümana görünüp ah demiş keşke, bizde bıktık ama bilet almıyor ki. Fıkra böyle bitiyor. Sonuç olarak bir şeyi istiyorsak onunla ilgili bir şeyler yapmamız gerekir. İstediğimiz şey için zaman ve enerji harcarsak ve niyet edersek o şeyi zaten kendimize çekmiş oluruz. Burada tabii vazgeçmemek ve niyet etmek çok önemli.  

Eğer sürekli yakınıyorsanız, bir insanı sürekli yargılıyorsanız bu durumları hızla kendinize çekersiniz. Ya da olaylara ve kişilere pozitif yaklaşıyor ve her durumda pozitif bakış açısını koruyabiliyorsanız, pozitif ve sizi mutlu eden durumları daha çok kendinize çekersiniz..

Düşüncelerimizi değiştirdiğimizde hayat kalitemizide değiştiririz. 

Bilinçaltı -me ve ma eklerini tanımaz. Bu nedenle mesela; 
Hastalanmak istemiyorum yerine, ben her zaman çok sağlıklıyım. 
Mutsuz olmak istemiyorum yerine, ben her zaman çok huzurlu ve mutluyum. 
Parasız kalmaktan korkuyorum yerine, ben her zaman bolluk bereket için yaşıyorum, demek ve alışkanlık haline getirmek çok önemlidir. 

Gün içersinde söylediğiniz sözler, verdiğimiz tepkilerin hayatımıza direkt etkileri vardır.  

"Çok şansızım" 
"Çok sakarım" 

Söylediğimiz bu sözleri bilinçaltı bir emir olarak algılayıp gerçeğe dönüştürmek için çalışmaya başlar. Maalesef bilinçaltımızı olumsuz şeyleri hayatımıza çekmek için kullanıyoruz.

Çevrenizi ve hayatınızı değiştirmek istiyorsanız olumsuz kelimeleri kullanmayın, olumlu kelimleri ve olumlu düşüncelerinizi bilinçaltına gönderin.

Olacak, yapacak, istiyorum, her şeye rağmen gibi kelimeler  kullanılmamalıdır.

SE-SA eki
Eğer çok param olursa mutlu olurum gibi şarta bağlı kelimeler kulanılmamalıdır. Bu kelime sizin hiç mutlu olmadığınızın ifadesidir.

MELİ-MALI 
Zorunluluk öğesi içeren kelimler kullanılmamalıdır. Güçlü olmalıyım kelimesini örnek gösterirsek. Bu kelime ile güçsüz olduğunuz gerçeğini bilinçaltına iletirsiniz. 

ECEK-ACAK 
Her şey güzel olacak. Bu kalıp sizin isteğinizi hep geleceğe erteleyecektir.

"Güvendeyim" kelimesi yerine "korkmuyorum" derseniz korkuya odaklanırsınız 
Belirsizlik içeren kelimeleri kullanmamalısınız. Örneğin iyi bir hayat istiyorum gibi. 

Olumlu, pozitif kelimeleri kullandığınızda bir müddet sonra çevrenizde size olumsuzluk yaratan kişiler gidecek, yerine düşüncelerinizi destekleyen insanlar gelecektir. Gün içersinde olumlu kelimeleri kullanmaya başlamakla yani günlük konuşma dilimizi değiştirmemizle beraber yaşam enerjimizide yükseltmeliyiz. Her güne bir heyacan ve mutluluk😊 içinde başlamak gerekir. İnsan ne yaparsa kendi yapıyor doğru veya yanlış, iyi veya kötü. Hayatımızı düşüncelerimiz yönetiyor.  Biz ne istiyorsak aslında o oluyor. Mutlu olmayı, güçlü olmayı veya mutsuz olmayı, güçsüz olmayı biz tercih ediyoruz. Bu nedenle düşüncelerimize ve evrene yaydığımız enerjiye, dikkat etmemiz gerekiyor. 

Hayatta mutlu olmak için, hayatın tanıdın çıkarmak için çekim yasası temel kurallarını mutlaka uygulayın çok güzel sonuçlar alacağınızı göreceksiniz  sonuçta. Yılmadan, yorulmadan, inanarak.😊

Sevgiler, Saygılar.


9 Nisan 2017 Pazar

Gülümsemek İçin 12 Sağlam Neden

Gülümsemeyle insan hem kendi dünyasını hem çevresini aydınlatır. Sevgi büyür, dertler küçülür, bakış açısı yumuşar, umut yeşerir. Gülümsemek insan duygularının en güzelidir.😉 Gençlik yıllarında bolca gülümsememize rağmen  zaman içersinde hayatın yorgunluğu ile asık suratlı ve öfkeli imsanlar oluveririz hepimiz. Hayata çatık kaşlı bakarsanız hayat değişmeyecektir. Buna karşılık gülümseyerek bakarsanız;

Güldüğünüz andan itibaren;
  1. Beyin ve beden stres seviyesini düşürür.
  2. İyi bir uyku çekmemizi ve dinlenmemizi sağlar.
  3. Daha iyi düşünmemizi sağlar.
  4. Huzurlu düşünceler oluşturur.
  5. Diğer olumlu duygu ve düşünceleri harekete geçirir.
"Tebessüm bedavadır vereni üzmez alanı mutlu eder...
Şems-i Tebrizi"

Hayatta en çok istediğimiz şeylerden biri mutlu olmaktır. Zorlu yaşam koşuları, stresli iş hayatı, ev, çoluk çocuk derken her şeyin üzerimize geldiğini ve yorulduğumuzu hissederiz. Böyle anlarda yaşama sevincimizi bir an olsun kaybedip mutsuzluğa sürüklenebiliriz. Bu durumda yapabileceğimiz en iyi şey gülümsemek. Gülümsemenin hayatımıza olumlu bir değer katacağı bir gerçek. 😊Hayata pozitif bakan insanların sık sık gülümsemesi de bunu kanıtlamakta...



Mutlu olmanın en büyük göstergesi gülümsemek. Bazen kendimizi ne kadar kötü hissedersek hissedelim gülmek için pek çok nedenimiz vardır. 



İşte daha fazla gülmek için 12 farklı neden;



1- Mutluluğunuz Artar
Gülümsemek mutluluğu artırır. İster içten, ister yapmacık bir gülümseme olsun beyin ayrım yapmadan mutluluk hormonunu devreye sokarak kendimizi daha mutlu hissetmemizi sağlar. 

2- Çevrenize Pozitif Enerji Verir
Gülümsemek çevrenize pozitif enerji verir. Karşınızdakine kendinizi ne kadar mutlu hissettiğinizi gösterir. Diğer insanlarda sizinle birlikte güldüklerinde daha huzurlu bir çevre ve enerji elde edersiniz.

3- Hastalıklara Karşı Direncinizi Artırır
Gülmek stresten arınmamıza yardımcı olur. Doğal bir ağrı kesici işlevi görür. Ayrıca bağışıklık sistemini güçlendirerek hastalıklara karşı daha dirençli olmamızı sağlar. Çoğu insan farklında değildir ama pozitif insanlar daha az hasta olurlar.

4-  Çevreyle Daha Kolay İletişim Kurulmasını Sağlar
Gülümsemek sizi daha ulaşılabilir kılar. 

5- Gülümsemek Cazibenizi Artırır
Etrafına gülücükler saçan, neşeli insanları gördüğümüzde onların etrafa saçtıkları olumlu enerjinin etkisi altında kalır ve bu insanları hayranlıkla izleriz. 

6- Gülümsemek Özgüveni Artırır
Gülümsediğinizde daha özgüvenli ve sıcakkanlı görünürsünüz. Bu da hem sosyal ilişkilerinizde hem de iş hayatınızda size fayda sağlar.

7- Gülümsemek Bulaşıcıdır
Gülümsemek bulaşıcıdır. Biri gülümsediğinde bulunduğu yeri neşelendirir, diğer insanların ruh halini değiştirir. Gülümseyen kişi etrafına mutluluk saçar. 

8- Gülümsemek Başarılı Görünmenizi Sağlar
Gülümseyen insanlar daha güvenlidir, daha fazla övülür ve insanlar ona daha yakın davranır.Toplantı ve görüşmelerde gülümseyin, insanların size daha farklı yaklaştığını göreceksiniz.

9- Gülümseyenler Daha Çok Yaşarlar
Gülümseme mutlu olduğunuz anlamına geldiğinden somurtkan insanlara göre daha uzun yaşayacaksınız demektir. Gülümsemek bağışıklık sistemimizi güçlendirir ve ortalama 7 yıl daha fazla yaşamamıza yardımcı olur.

10- Gülümsemek Evrenseldir
Farklı kültürlerin farklı beden dilleri olsa da dünyanın neresinde olursak olalım gülümsemek her insana mutluluk verir.

11-  Gülmek "İşi" Kapmanızı Sağlar
Bir iş görüşmesine giderken, kıyafetinize önem verirsiniz. Kıyafetiniz dışında dikkat etmeniz gereken bir hususta gülümsemek. Gülümsemeyi ihmal etmemelisiniz.

12-  Gülümsemek Kaygılarımızı Azaltacaktır
Gülümseyince ve gülümsememizin karşılığını aldıığımızda, birilerinin yanımızda olduğunu anlar ve korkularımız azalır. Gülümsemek kaybetme korkumuzu azaltır. Gelecek kaygısı hepimiz için geçerli bir korkudur. Gülümsemek yaşadığımız anı hatırlatarak daha az kaygı duymamızı sağlayacaktır.
Hayat hepimiz için zaman zaman zorlaşabilir. Olumlu olaylar dışında olumsuz olaylarda yaşanabilir. Kendimiz için yapacağımız en önemli iyilik tüm olumsuzluklara inat yaşamak. Hayata gülümsemek.😃

Sizde hayatınızdan gülümsemeyi eksik etmeyin. Mutlu ve keyifli bir yaşam sürdürün. 

"Gülümsemenin hiç bir maliyeti yoktur ama fazlasını size verir. Vereni fakirleştirmeden alanı zenginleştiren şeydir gülümseme. Gülümseme anlıktır ama hafızada sonsuza kadar sürer. Dale Carnegie"

7 Nisan 2017 Cuma

Çocuğun Okulda Neler Yaptığını Öğrenmenin 20 Yolu

Anne-baba olarak neredeyse hepimiz  çocuğumuz eve geldiğinde hep benzer sorular sorarız:

* Bugün okul nasıldı?
* Bugün okulda ne yaptın?
* Okulda günün nasıl geçti?

Bizler bu soruları farklı versiyonlarda sorarken farkına varmasakta zaman içersinde bu durum çocuklar için sıkıcı olmaya başlar. Çocuklarımıza bugün okul nasıldı? diye sorduğumuzda genellikle hepimiz "iyiydi" gibi tek kelimelik yanıtlar alırız. Ama bu yanıt bizi tatmin etmez ve neler yaptığına ve neler yaşadığına dair daha fazla şeyler öğrenmek isteriz. Bu tarz soruları doğrudan sormak yerine ona farklı sorular yönelterek cevapları bulmak ve okulda neler yaptığını öğrenmek en iyi yol olacaktır. İşte size çocuğunuzun okul hayatında neler yaşadığını öğrenmenizi sağlamak için onlara yöneltebileceğiniz  20 soru. Ancak bu soruları sorarken onlarla sohbet ediyormuşsunuz gibi soruları yöneltmeye dikkat edin. Aksi taktirde beni sorguya mı çekiyorsun veya kendimi sorguda gibi hissettim şeklinde tepki ile karşılaşabilirsiniz.

1. Bugün okulda olan en iyi şey neydi? Yada bugün okulda en kötü şey neydi?
2. Bugün seni güldüren bir şey söylermisin bana?
3. Bugün okulda duyduğun garip bir kelime söyle bana?
4. Eğer sınıfta birisiyle yerini değiştirebilecek olsaydın, kiminle değiştirmek isterdin? Neden?
5. Sınıfta kimle yan yana oturmak isterdin?
6. Bugün okulda yaşadığın güzel bir şeyi anlatırmısın?
7. Tenefüste arkadaşlarınızla en çok nerede oyun oynuyorsunuz?
8. Sınıfınızdaki en komik kişi kim? Neden komik sence?
9. Öğle yemeğinde en çok hangi yemeği beğendin?
10.Eğer sınıfınıza bir uzay gemisi inseydi ve uzaylılar birini ışınlasalardı, kimi almalarını isterdim?
11.Okulda şu an yaptığınız ve daha az yapmak istediğin bir şey var mı?
12.Öğle yemeği arasında en çok ne yapmayı seviyorsun?
13.Soru sormaya başlamadan önce kendi günümüzün nasıl geçtiğinden bahsederek onunda kendi gününden bahsederek sohbete dahil olmasını sağlayabiliriz.
14.Henüz arkadaş olmadığın ama olmak istediğin biri varmı?
15.Sınıfta kurallara uymakta zorlanan birileri varmı?
16.Yarın sınıfın öğretmeni olsan ne öğretirdin?
17.Okulda tenefüste yapılan en güzel etkinlik sence ne?
18.Sana göre başarılı bir okul günü nasıl olur?
19.Bugün eğlenceli, yararlı ve farklı ne öğrendin?,
20.Okulda neler yapılsaydı daha etkili bir gün olurdu? 

Alınan cevaplar bazen çok şaşırtıcı olabilir.😯 Bu sorulara verilen cevaplar sonrasında çocuğunuzun sınıfta başka bir arkadaşı ile oturmak istediğini, üzülmesin diye şu an yanında oturduğu arkadaşına söyleyemediğini veya diğer arkadaşları ile de bir şeyler yapmak istediğini ancak yakın arkadaşlarının bu durum karşısında kırılacaklarını düşündüğünden bunu yapamadığını öğrenebilirsiniz. Sohbet sırasında konuların açılması ile daha önce hiç bilmediğiniz bir çok bilgileri de öğrenme şansınız olabilir.

Çocuklarımız büyüdükçe, onlarla iletişimi koruyabilmek için sürekli daha fazla çalışmak ve emek sarfetmek zorundayız. Fakat onlar için tüm bunları yapmaya değer bence.😉😉

2 Nisan 2017 Pazar

Çocuğu TEOG Sınavına Hazırlanan Velilerin Dikkat Etmesi Gereken 13 Önemli Husus

Merhaba. 😊 Bu  yıl 8.sınıfta okuyan ve TEOG sınavına girecek olan bir çok öğrencinin velisi gibi ben de  sizlerinde dediği gibi TEOG annesiyim. Kızımın TEOG. 1.Dönem sınav stresi ve kaygısı bitti derken TEOG 2. Dönem sınavı yaklaştı bile. Hatta 26-27 Nisan 2017 tarihinde yapılacak olan sınava sayılı günler kaldı bile.

Gençlerimizi TEOG Sınavı'nın Nisan ayında yapılacak olan 2. oturumu için şimdiden heyecan sardı. Bütün bir yıl boyunca girecekleri bu sınava hazırlanmaya çalıştılar. Bu süreç içersinde strese girdiler. Acaba iyi bir puan alabilecek miyim?istediğim lisenin puanını tutturabilecek miyim? İyi bir puan alamazsam ne olacak? gibi bir sürü sorularla karşı karşıya kaldılar. TEOG Sınavına hazırlanan gençlerimizin emeklerinin karşılığını almaları, yaşadıkları sınav stresi ile baş etmeleri ve sınava olan motivasyonlarını artırmak için biz ebeveynlere önemli görevler düşüyor tabiki..

Sınava hazırlığın yoğunlaştığı şu günlerde veliler ve öğrenciler yoğun kaygı içersindeler.😲😲 Sınavlarda başarılı olmak öğrencinin olduğu kadar biz anne babaların da isteğidir.  Sınava hazırlanma süreci içersinde kızımın yaşadığı Sınav Stresi ve kaygısı ile baş edebilmesi için mümkün olduğunca ona destek olmaya, motivasyonunu artırmaya çalıştım. Tabi babalarıda unutmamak lazım. Bu süreçte onlarında destekleri ve anlayışlı olmaları çok önemli. Yanlış veya abartılı bir şeyler yaparak onu daha çok strese sokmamak adına zaman zaman sınava girecek olan çocukları olan ailelerin internetteki paylaşımları ve bu konuda uzman kişilerin yazdığı makaleleride okuyarak kendime ve kızıma karşı uygun olanlarıda uygulamaya çalıştım.

Bu dönemin sağlıklı olarak aşılması için uygulamaya çalıştığım, sınava hazırlanan
çocukları olan anne ve babaların bu süreçte yapması ve yapmaması gerekenler ile  dikkat edilmesi gereken noktaları, yardımcı  olabileceğini düşündüğümden madde madde sizlerle paylaşmak istiyorum şimdi.😊

1- Çocuğunuzun geleceği hakkındaki endişeleriniz çocuğu yansır: Kaygı bulaşıcıdır. Anne baba olarak çocuklarınızın en yakındaki modelleri sizsiniz. Çocuklar sadece duydukları ile değil gördükleriyle de  öğrenirler. Yapıcı düşünerek kaygınızı kontrol altında tutmaya çalışın. Sizlerin sınav sonucu ile ilgili aşırı meşgul olmanız, çocuğunuzun da bu yöndeki kaygısının artmasına neden olacaktır. Çocuklarınıza yardımcı olmak için bugünkü yaptıkları ile ilgilenmelisiniz.
2- Beden dili ve ses tonu ile verilen mesajlarınıza dikkat edin: Ebeveynler bazen çocuklarına, canını sıkma, kafana takma gibi önerilerde bulunurlar. Ancak bunu söylerken ses tonunu, beden dili desteklemiyorsa yani ağızlarından çıkan ile bedenlerinin söylediği çelişiyorsa çocuk beden diline daha çok dikkat edecektir. Ebeveynlerin kaygılı halleri çabucak çocuk tarafından algılanacaktır.
Koşullar ve çocuğunuzun sınav sonucu ne olursa olsun çocuğunuzu sevdiğinizi, ona sözlerinizle ve davranışlarınızla belli edin.

3- Ders çalış demeyin:  Öğrenci ne kadar ve ne zaman ders çalışacağına kendisi karar verebilir. Ders çalış mesajları öğrencinin kaygısını artırabilir. Hatta bazı öğrenciler kendisi için değil ailesi için ders çalışması gerektiğinin düşüncesine kapılıp daha çok strese girebilir. Ya da ailesine tepki göstererek ders çalışmayı aksatmaya başlayabilirler.

4- Negatif motivasyondan uzak durun: Bazı anne babalar çocuklarının motivasyonunu artıracağını düşündüğü "Sen bu gidişle asla kazanamazsın, yata yata sınav kazanılmaz" gibi sözler söyler. Bu negatif sözler çok az sayıda öğrencide işe yararken çok sayıda öğrencinin ise kendisini  başarısız görmesine neden olarak kaygısını artırabilir.

5- Çocuğunuzun ergenlik döneminde olduğunu unutmayın: Bu dönem çocuklar için çalkantlılı bir dönemdir. Bu dönemde bir çok çocuk Anne babasının, arkadaşlarının veya kardeşlerinin onu sevmediklerini düşünür, zaman zaman kendilerinin herhangi bir yere ait olmadığı gibi farklı olumsuz düşüncelere kapılırlar. Çocuğunuza önerilerde bulunmak istediğinizde onun aynı şeyleri görmeyeceğini bilmeniz gerekir.
6- Meli-malı kelimeleri dikkatle kullanmalısınız: Türkçe ve Fenden full yapmalısın. Başarılı olmalısın. En az şu kadar net yapmalısın gibi zorunluluk ifade eden cümleler öğrencinin kaygısını daha fazla artıracaktır. Bu tür zorunluluk ifadelerini mümkün olduğunca kullanmamaya çalışmalısınız.

7- Gereğinden fazla fedakarlıktan kaçının ve bunları hatırlatmayın: Çocukları sınavlara hazırlanırken bazı ebeveynler çok fazla fedakarlıkta bulunmaktadırlar. Uzun bir süre eve misafir çağırmamak, evde televizyon açmamak gibi...Aileler böyle yaparak çocuklarına karşı fedakarlık yaptıklarını düşünürler. Öğrenci ise ailem bu kadar fedakarlık yaptı ben bunlara yanıt vermeliyim diye düşünerek daha fazla kaygıya kapılırlar. Defalarca bu fedakarlık öğrenciye hatırlatıldığında ise öğrenci ders çalışamaz hale getirilebilir.

8- Kendi hayatınızı unutmayın: Sınavlara hazırlanan çocuğu olan aileler kendi yaşamlarını bir kenara bırakarak çocukları ile uğraşmaya başlarlar. Hatta bazı anneler çocuklarına daha fazla yardımcı olmak için işten ayrılırlar. Aileler öğretmenler ile hep sınava yönelik konuşmalar yaparlar. Bu durum öğrencinin sınavın çok önemli olduğunu ve kazanamama durumunda ailesini çok üzüleceğini düşünmesine neden olur. Öğrenciye yardımcı olmak istiyorsanız çocuğun böyle bir kaygı içersine girmesini kendi hayatınıza yaşayarak engellemelisiniz.

9- Beklentilerinizde gerçekçi olmaya çalışın:  Ebeveynler kendi çocuklarının daha özel olduğunu düşünürler. Oysa her insanın belli alanlarda kuvvetli yönleri olabildiği gibi zayıf yönleride olabilir. Beklentileriniz çocuğun yapabilecekleriyle uyumlu olursa çocuğunuz daha az kaygı yaşayabilir. Örneğin; çocuğunuzun sözel yeteneği var ise sayısal alandan daha fazla puan almasını beklemeyin.

10- Bu zor dönemde çocuklarınıza anlayışlı ve destekleyici davranın: Kaygı artıkça çocuklarınız kendilerini daha çaresiz ve çözümsüz hissedebilirler. Daha önceden kızmadıkları şeylere daha sert tepkiler verebilirler. Bu durumda çocuğunuza karşı anlayışlı olmaya çalışın.

11- Çocuklarınızı hiçbir zaman başkalarıyla kıyaslamayın: Her bireyin diğerlerinden farklı kişilik ve potansiyele sahip olduğunu unutmayın. Çocuğunuzu ancak gereken durumlarda sadece kendisiyle kıyaslayın. Yani daha önceki davranışıyla, şimdiki davranış biçimlerini karşılaştırarak aradaki değişimleri ortaya koyabilirsiniz.

12- Her zaman çocuklarınızın yanında olduğunuzu hissettirin. 
13- Onu taktir edin: Sürekli çocuğunuzun olumsuz yanlarını, yapamadıklarını vurgulamak yerine olumlu yanlarını görmek onun da kendisine olumlu bakmasını sağlar. Sık sık eleştirmek yerine, geçmişteki başarılarını hatırların. Çabalarını övün

Günün Özeti : Ne olur çocuklarınızın çocukluğunu çalmayın ! Yarış atı gibi o sınavdan diğerine  TEOG'a hazırlık bahanesiyle koşturmayın. Sorgulayan, üreten, oyunlar oynayan çocuklar daha mutlu ve başarılı oluyor. Üzerimize düşen görevleri yerine getirdikten sonra sonuç ne olursa olsun çocuğumuz ve bizim için yeni bir başlangıç olacak. Yeni bir okul, yeni arkadaşlar. Çocuklarımızın mutlu olacağı bir okulda okuması başarının ilk adımı olacak bence. Sınav sonucu ne olursa olsun kızımı çok seviyorum ve seveceğim.😛 Onun mutlu ve sağlıklı olması her şeyden önce  gelir benim için.

Sınava girecek tüm öğrencilere şimdiden başarılar diliyorum.💗💗

Günün sözü:  7 gün 24 saat açık  emekliliği  olmayan tek meslek annelik ve babalık mesleğidir.