xpr:class='"loading" + data:blog.mobileClass'>

MENÜ

  • Anasayfa
  • Hakkımda
  • Seyehat ipuçları
  • Yurt içi gezilerimiz
  • Yurt dışı gezilerimiz
  • Çocuklarla hafta sonuÇOCUK
  • YAŞAM
  • GENEL BİLGİLER
  • 10 Mart 2017 Cuma

    Pamukkale Travertenleri ve Hierapolis Antik Kenti

    2014 yılının Eylül ayında yapmış olduğumuz Pamukkale Tarvertenleri ve Hierapolis Antik Kenti gezisinde yaşadıklaırmızı ve gördüklerimizi blogumda yazmak ve aynı zamanda yeni gideceklere önerilerde bulunmak istedim.

    Denizli'ye gidenlerin ilk aklına gelen yer olan meşhur Pamukkale Travertenleri gezimiz için ben, eşim, kızım ve kayınvalidemle İstanbul'dan arabamızla çıktık yola. 4 kişi olduğumuzdan dolayı başka bir ulaşım aracı düşünmedik bile. İstediğimiz yerde çay, kahve molası verebildiğimiz gibi, yolda herhangi bir tarihi yere ilişkin bir tabela gördüğümüzde yolumuzu değiştirerek bu tarihi mekanlarıda görme fırsatı yakalamış oluyoruz kendi arabamızla gittiğimiz zaman. 
    Yolda dinlene dinlene ve istediğimiz noktalarda durarak farklı yerleride gezerek akşam saatlerinde Pamukkale'ye vardık. Burada çok sayıda otel blunmaktadır. Bu nedenle konaklama için yer bulmada sıkıntı yaşanmayacağını düşünüyorum. Nitekim bizde fazla dolaşmadan önünde havuzu bulunan bir otelde 2 oda kiralayarak bavullarımızı hemen yerleştirdik odalara ve çevrede neler var diye biraz dolaşarak ve bir resteorantta karnımızı doyurarak dinlenmek üzere otele geri döndük. Oteldeki odalarımızın balkonundan görülen manzaraya diyecek söz bulanıyorum. O kadar güzeldiki hemen karşımızda eşsiz güzellikteki traverterler karşımızdaydı.
               
                                                     Pamukkale'de kaldığımız otel


    Sabah kahvaltımızı yaptıktan UNESCO DÜNYA MİRAS LİSTESİNDE yer alan traverterleri gezmek için otelden ayrıldık. burası turistler tarafından en çok ziyaret edilen turizm yeridir. 

      Travertenler girişine doğru yürürken yolda gördüğümüz küçük ama çok güzel bir göl

    Girişte müze kart geçerli olup, bizim müze kart özelliği olan kredi kartımız olduğundan bunları okutarak içeri girdik. Kızımız ise yaşı itibari ile ücret ödemeden travertenlerden içeri giriş yaptı. Ayakkabılarmızı çıkararak gezimize başladık.  İçerisi  çok kalabalıktı. Yerli turisten çok yabancı turist fazlaydı. Gelmeden önce internette ve birçok kişiden travertenlerin siyah bir görünüme sahip olduğunu ve görüntünün çok kötü olduğunu duymuştum ancak bembeyaz bir görüntü ile karşılaştığımda o kadar mutlu oldumki anlatamam. Her yer adeta pamuk gibiydi. 
               




    Tepeye vardığımzda sağ taraftan ilerlediğimizde Antik Havuz ve Hierapolis Antik kentin girişi vardı. 
    Antik Havuz, suyun sıcaklığı nedeni ile rahatlatıcı bir etkiye sahip olduğu ve birçok hastalığın tedavisi konusundada etkili olduğu söylenmektedir. Havuza girmek isterseniz  yanlış hatırlamıyorsam kişi başı 32 .-TL civarinda ayrıca bir ücret ödemeniz gerekiyor. Biz tercihimizi ayrıca ücret ödemeye gerek olmayan ve UNESCO DÜNYA MİRAS listesine girmiş olan Hierapolis Antik Kentini gezmeden yana yaptık.Antik kent çok büyük ve çok dağınık olduğundan dolayı buraya uzun bir zaman ayırmak gerekiyor.Açıkçası biz Travertenleri ve Antik Kenti gezerken çok büyük keyif aldık.

    Hierapoliste Antik Kentte büyük ve küçük tiyatro, Stadyum, Meclis Binası, Kilise, Apollon Tapınağı, Kilise gibi bölümler mevcut. Gelmişken hepsini görelim derken bayağı yorulduk.

                                             Antik Kentti gezerken çetiğimiz fotoğraflar







    O kadar yürüyüşten sonra tepede dinlenmek için mola verdik ve burada dondurma görmüşken yemeden olmaz diyerek dondurmamızıda keyifle yedik. Dinlenme molası ardından  en yakın zamanda tekrar geliriz ümidiyle dönüş yoluna geçtik.


    Hiç yorum yok:

    Yorum Gönder