2016 Şubat'ında okullar yarıyıl tatiline girmiş ancak işlerimiz nedeniyle henüz yıllık izin tarihimiz belli olmadığından bir tatil planı yapmamıştık. Kızım ise yarıyıl tatilinde farklı bir yerlere gitmek istediğini dile getiriyordu. Onlarında tatil hakkı diyerek bir fırsat yaratıp hemen Cuma günü yıllık iznimi aldım. Uzun bir süredir Kıbrıs'a gitmek istediğimizden dolayı tatilimizi Kıbrıs'ta geçirmeye karar verdik.Cumartesi günü sabah tur şirketine giderek Uçak, otel, havaalanı-otel transfer ücretini ödeyerek Salı günü için rezervasyonumuzu hızlı bir şekilde tamamladık. Yurt dışındaki ilk deneyimimizin gitmek için vize gerekmeyen Kıbrıs olması özellikle tercih nedenimizdi. Eşim izin alamadığı için sadece kızım ve ben gideceğimizden kızımın benimle Yurt dışına çıkabilmesi için eşimin noterden muvafakatname düzenletmesi gerekiyordu. Onuda eşim o gün hallediverdi.Salı günü Sabiha Gökçen Havaalanında sorunsuz olarak tüm kontrollerden geçtik ve uçağımıza bindik. Yaklaşık 1 saat 10 dakika süren yolculuğumuz sonrasında uçak Ercan Havaalanına indi. Bavullarımızı aldıktan sonra bizi bekleyen aracımıza binerek otele doğru yola çıktık. 35-40 dakika kadar süren yolculuğumuz sonrasında kalacağımız otele vardık. Deniz kenarında bulunan gayet bakımlı ve güzel otelimize yerleşerek sabah kahvaltımızıda otelde yaptıktan sonra çevreyi dolaştık.
Lefkoşe ve Gazimagusa'ya gidecek bir tur olduğunu öğrendiğimizde hemen bizde katıldık. Aslında bizde gidebilirdik ancak turla gittiğimizde gezdiğimiz ve gördüğümüz yerler hakkında ayrıntılı bilgi veren rehberlerin olması daha faydalı olmakta.
Gittiğimiz yerler hakkında rehberimizden gerçekten çok şey öğrendik.
Lefkoşe'de ;
Selimiye Cami, Büyük Han, Lefkoşe Surları, Girne Kapısı,Barbarlık Müzesi gördüğümüz yerler arasındadır.
Bu gezimiz sırasında bizi en çok etkileyen Barbarlık Müzesi oldu.Lefkoşe ve Barbarlık müzesi ile ilgili öğrendiğimiz bilgileri burada paylaşmak istiyorum.
Lefkoşe 2''ye bölünmüş bir başkent olup, Lefkoşe'yi 2'ye bölen hatta yeşil hat adı verilmiştir. Yeşil hattın kuzeyi Türklerin yaşadığı, güneyi ise Rumların yaşadığı bölgedir. Ara bölge ise Birleşmiş Milletler Barış Gücü koruması altındadır. Türk vatandaşları Güney Kıbrıs'a shengen vizesi olsa dahi giriş yapamamakta, Kıbrıslı Rumlar ise Türk Bölgesine sınırdan yürüyerek pasaport ile giriş yapabilmektedirler.
Barbarlık Müzesi; Silahlı gözü dönmüş Rumlar bir gece vakti Kıbrıs Türk Kuvvetleri Alay doktoru Elazığlı Binbaşı Nihat İlhan'ın evine geldiler.(Tarihte bu geceye kanlı noel adı verilmiştir.)
Alay doktoru ise 18 Aralık günü Alay'a gitmişti.Yaralı Türkler'e şifa dağıtıyordu. Nihat İlhan 6 ay önce Amerika'dan Türkiye'ye dönmüş, Haydarpaşa Askeri Hastanesinde göreve başlamış, çok geçmeden tayini Kıbrıs'a çıkmıştı. Geldikten sonra çocuklarınıda yanına aldırmış güvende olsunlar diye Kıbrıslı Türk ailelerin yakınındaki bu evi tutmuştu.
Rumlar Alay doktorunun kapısına dayandığında sesleri duyan Mürüvvet İlhan, çocukları Murat, Kutsi,
ve Hakan'ı yanına alarak evin banyosundaki küvetin içine girer, o sırda evde bulunan evin sahibi Ferdiye hanımda tuvalete saklanır. Kapıyı kırarak içeri giren Rumlar Binbaşının kuvetin içindeki ailesini, kurşun yağmuruna tutarlar. Ev sahibi kadınıda tuvalette tararlar.Bu baskında 33 el ateş edildiği şehitlerin vucutlarındaki yaralardan ve duvarlarda yeri halen belli olan kurşun izlerinden anlaşılmaktadır. Binbaşı eşi ve çocuklarının şehit edildiğini 4 gün sonra öğrenir.
Barbarlık Müzesi Girişi
Barbarlık Müzesi Girişi
Gazi Magusa'da;
Salamis Harabeleri, Venedik Sarayı, Lala Mustafa Paşa Cami, Namık Kemal Zindanı gördüğümüz yerler arasındadır.
Lala Mustafa Paşa Cami
Eski adı St.Nicholas Katedrali olup,Lüzinyanlar döneminde 1298-1312 yılları arasında ina edilmiştir.Dönemin en güzel Gotik yapılarındandır. 1571 yılında cami haline getirilmiştir.
Katedralin girişinde 1298 yılında dikilen tropik incir yani Cümbez Ağacı adanın en yaşlı ağacı vardır. Yaklaşık 700 yıllık ağacın yılda 7 kez meyve verdiği söylenmektedir.
St.Nicholas Katedrali
Lala Paşa Mustafa Paşa Cami
, Tropik İncir / Cümbez Ağacı
KIBRIS'TAKİ 2.GÜNÜMÜZ
2.günümüzde Girne/Güzelyurt dağ yolu üzerinde Çamlıbel beldesinde bulunan Mavi Köşke gitmeyi ve buranın tarihini öğrenmek istedik.Mavi Köşk'e giden tur olmadığını öğrendiğimiz için sabah kahvaltımızı yaptıktan sonra otelden kalkan otobüs ile önce Girne'ye gittik.

Girne'de Girne Kalesi ve çevresini dolaştıktan sonra oradanda Mavi Köşk'e giden dolmuşlara bindik.Yaklaşık 45 dakika süren yolculuk sonrasında dolmuş bizi Mavi Köşk'ün kapısına kadar götürdü. Müze olarak turistlerin ziyaretine açık olan Mavi Köşke girişte kişi başı 2.-TL ödedik ve bir asker tarafından müzeyi gezecek olan misafirlerden grup oluşturularak Mavi Köşk gezisine başladık.Yani Müzeyi tek başınıza dolaşamıyorsunuz. Bir asker eşliğinde geziyor ve bilgi alıyorsunuz. Köşk içersinde fotoğraf çekmek yasak. Kıbrıs'a gelenlerin mutlaka gidip görmesi gereken bir yer olduğunu söyleyebilirim.
Köşk 1956 yılında Pablo Paolides tarafından yaptırılmıştır.Paolides Kıbrıs doğumlu İtalyan asıllı Rumlardandır. Paolides avukat olmasına rağmen Ortadoğunun en büyük silah tüccarıdır ve dönemin Kıbrıs Cumhurbaşkamı Başpiskopos Makarios'un avukatıdır. Köşkün mimarı Paollides'in arkadaşıdır. Hiç kimseye köşkün yerini söylemesin diye arkadaşını öldürtmüştür.Kendisinin 1974 yılında gerçekleşen Kıbrıs Harekatında evde yer alan tünellerden kaçtığı söylenmektedir.13 odası olan köşk, yapıldığı zamanın şartlarına göre çok lüks ve konforlu yapılmıştır. Köşkten tüm boğaz ve dağları görmek mümkün. O zamanın şartlarına göre tüm odaların klimalı olması gezenleri hayrete düşürmektedir.Paolides köşke gelen bayan misafirleri için bir süt havuzu yaptırmıştır. Dönemin ünlü aktrislerinden Sophia Loren'de köşke gelen ve süt banyosu yapan misafirlerden olduğu söylenmektedir. Köşk dışarıdan yani dağların zirve noktalarında dahi hiçbir noktadan görülmemektedir.,
Köşkü gezdikten sonra harika bir havası ve manzarası olan bahçeye çıkıyorsunuz.Burda istediğiiz kadar fotoğraf çekebilirsiniz. Biz Mavi Köşk'ten, Paolides'in yaşamından ve anlatılanlardan çok etkilendik. Kıbrıs'a gelenlerin mutlaka gelip görmesi gereken bir yer Mavi Köşk diyerek otele geri dönüş için dolmuşa gitmek üzere ayrılıyoruz buradan.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder